9:41 am Eğitim, Tarih

Cumhuriyet’in Köyden Aydın Yetiştirme Projesi: Köy Enstitüleri

ÖZET

Genç cumhuriyetimiz; Osmanlı İmparatorluğu’ndan geriye kalan Anadolu topraklarında ilan edildikten sonra yoğun bir biçimde devleti, siyaseti, askeriyeyi, ekonomiyi ve toplumu daha modern, ulus devlet niteliklerini taşıyan, muasır medeniyetlerle yarışacak mertebeye yükseltmek amacıyla türlü devrimlere imza atarken bunların başında, Mustafa Kemal Atatürk’ün de üzerinde sıkça durduğu, halktan yeni bir ulus yaratmak ve bunun için de halk eğitimine önem vermek gerektiğini biliyordu. Bu doğrultuda halk dershaneleriyle başlatılan okuma-yazma seferberliği, yıllar içinde önce Millet Mektepleri sonra Halkevleri gibi projelerin uygulamaya konmasıyla belirli bir aşamaya gelmiştir.

Osmanlı Devleti’nden alınan okuma yazma mirasının yok denecek kadar az olması, yeni harflerle halk eğitiminin tüm yurt sathına yayılmaya çalışılması nispeten okuma yazma oranını arttırmıştı. Bununla birlikte halk eğitimi sürecinde verilen dersler neticesinde ortaya ulus bilincini özümsemiş, yurttaşlığın ve millet kavramının ne olduğunu bilen ve içselleştiren yeni nesiller de yaratılmıştı.

1929 Dünya Ekonomik Buhranı, Mustafa Kemal Atatürk’ün vefatı, İkinci Dünya Savaşı’nın yurdumuza ve Türk siyasetine etkileri; uygulanan projelerin bazen aksamasına bazen istenen verimin alınamamasına sebep olsa da Halk Dershaneleri, Millet Mektepleri, Halkevleri projeleriyle aynı gayeye hizmet etmesi için oluşturulan Köy Enstitüleri de kuruluşundan kapatılışına kadar geçen zaman içerisinde birçok yaraya merhem olmayı başardığı gibi değişen dünyaya ayak uydurmayı bilen, dinamik ve aydın nesiller yetişmeyi becerebilmiş bir kurum olarak Türk eğitim tarihinde güzide bir konumda yerini almıştır.

Giriş

Cumhuriyet’in kuruluşundan itibaren eğitim politikalarının temel gayesi halkın okuma yazma oranını arttırmak ve millî bir bilince sahip yeni nesiller yetiştirmek olmuştur. Bu gayeye ulaşmak adına düzenlenen bazı programlar belirli tarihlerde uygulamaya konmuştur. Bu programların uygulandığı dönemi göz önünde bulundurduğumuzda Türk milletinin büyük bir çoğunluğunun kırsalda yaşadığı ve bu bölgelerde herhangi bir eğitim öğretim faaliyetinin de olmadığı görülmektedir. Cumhuriyet uygulamaları kırsala daha çok eğitim kurumu ve öğretmen göndererek halkın eğitim seviyesini arttırmak amacı gütse de eski sistemle yetişen öğretmenlerin köy okullarında görevlendirilmesi, istenen verimin alınmasının önünde bir engel teşkil ediyordu. Çünkü eski sistemle yetiştirilmiş öğretmenlerin köylerde görev yapmayı birer zorunluluk olarak addetmesi, özveri ve gönüllülük bakımında eğitim seferberliğinde üzerlerine düşen sorumlulukları yerine getirmemelerine sebep olarak düşünülüyordu.

Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç önderliğinde düşünülen yeni eğitim modelinde; köylerde öğretmenlik yaparak köy çocuklarını yetiştirmek, köydeki okuma yazma bilmeyen yetişkinlere okuma yazma öğretmek ve hatta köylerdeki ziraat ve hayvancılık faaliyetlerinin daha çağa uygun tekniklerle yapılmasına önayak olmak gibi görevleri üstlenecek öğretmenler yetiştirilmesi amaçlanmıştı. Bu fikrin temelinde köyden yetişen ve tekrar köye dönen öğretmenlerin, eski öğretmen okullarından çıkan öğretmenlere nazaran köyün yaşantısını, köylünün isteklerini, köy sorunlarını daha iyi bilen insanlar olduğu, bu sebeple öğretmenlik mesleğini zorunluluktan çok özveri ve gönüllülük ile yapacak oldukları inancı yatmaktaydı. Bu inançla savunulan Köy Enstitüleri fikri öncelikle Amerikalı eğitim filozofu John Dewey tarafından savunuldu. Köy Enstitüleri’nin kurulması ve yaygınlaşması konusunda pedagoji uzmanı Halil Fikret Kanad’ın da önemli çalışmaları vardı. Kanad, zorunluluktan değil özveriyle öğrenci yetiştirecek “köye göre öğretmen” fikrini ortaya atmıştı.

Köy Enstitülerinin Kuruluşu, İşleyişi ve Teşkilat Yapısı

Köy Enstitüleri 17 Nisan 1940 tarihli ve 3803 Sayılı Kanun ile kuruldu. Kanunun kabul edildiği oturumda Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel, projenin nereden alındığının sorulması üzerine “Arkadaşlar, bu kanunla bizim yaptığımız şey bir kopya değildir. Bunları kendi ülkemizin var olan gerçeğine ve toplumsal olgusuna uyarak yapmış bulunuyoruz. Bu bizimdir, kimseden almadık. Başkaları bizden alsınlar.” diyerek cevap vermiştir. Buradan da anlıyoruz ki Köy Enstitü projesi herhangi bir başka ülkenin eğitim sistemi örnek alınarak değil tamamen Türk maarifinin fikri olarak ortaya çıkmıştır.

1940 yılından başlayarak tarıma elverişli ve geniş arazisi bulunan köylerde veya bu köylerin yakınlarında enstitülerin açılmaya başlandığını görürüz. Enstitülerin açılacağı yerler seçilirken dikkat edilen bir diğer husus ise tren yollarına yakın olmasıdır. Ulaşım imkanlarının kısıtlı olduğu bu dönemde daha fazla öğrenciye ve köylüye ulaşmak adına böyle bir şart ortaya konmuştur. Bu okullarda göreve başlayan öğretmenlerin ana amacı, ülkedeki diğer köy okullarında görev yapacak olan köy öğretmenlerini yetiştirmek ve görev yaptığı köyün halkına modern ve ilmi tarım tekniklerini öğretmektir. Aynı zamanda öğretmenler gittikleri köylerde bilinmeyen tarım ürünlerini de köylülere öğretme maksadı taşımışlardır. Kitaba dayalı bir eğitim öğretim modeli yerine “iş için, iş içinde eğitim” modeli tatbik edilmek istenmiştir. Tüm bu çalışmaların yapıldığı köy enstitülerinin açılış tarihleri, isimleri, açıldıkları yerler ve görevli müdürlerinin adları aşağıdaki gibidir:

Köy Enstitüsü Adı      Açıldığı Yer     Açılış Tarihi   Görevli Müdür
ÇiftelerEskişehir1939Remzi Özyürek, Mehmet Rauf İnan, Osman Ülkümen
GölköyKastamonu1939Ali Doğan Toran
KepirtepeKırklareli1939Nejat İdil, İhsan Kalabay
Kızılçulluİzmir1939Emin Soysal, Hamdi Akman, Talat Ersoy
SavaştepeBalıkesir1940Sıtkı Akkay
AkçadağMalatya1940Şinasi Tamer, Şerif Tekben
PazarörenKayseri1940Sabri Kolçak, Şevket Gedikoğlu
AkpınarSamsun1940Nurettin Biriz, Enver Kartekin
BeşikdüzüTrabzon1940Hürrem Arman, Osman Ülkümen
GönenIsparta1940Ömer Uzgil
CılavuzKars1940Halit Ağanoğlu
DüziçiAdana1940Lütfi Dağlar
AksuAntalya1940Talat Ersoy, Halil Öztürk
ArifiyeSakarya1940Süleyman Edip Balkır
HasanoğlanAnkara1941Lütfi Engin, Hürrem Arman, Mehmet Rauf İnan
İvrizKonya1941Recep Gürel, Safa Güner
PamukpınarSivas1941Şinasi Tamer, Hüseyin Civanoğlu
PulurErzurum1942Ahmet Korkut, Aydın Arıkök
DicleDiyarbakır1944Nazif Evren
OrtaklarAydın1944Hayri Çakaloz
ErcişVan1948İbrahim Oymak

Açılan tüm köy enstitülerinde derslerin % 50’si temel örgün eğitimken % 50’si uygulamalı dersleri içeriyordu. Bu uygulamalı dersler genellikle köylülerle birlikte yapılan yeni tarım tekniklerinin öğretildiği derslerdi. Örneğin; arıcılık bilinmeyen köylerde arıcılık, bağcılık bilinmeyen köyde bağcılık öğretiliyordu.

Enstitüye atanan öğretmen, gittiği köyde okul binasını köylülerin yardımıyla yapabilecek kadar inşaat bilgisi de öğreniyordu. Köy enstitüsünü bitiren bir öğretmen sadece bir ilkokul öğretmeni olmuyor, aynı zamanda ziraat, sağlık, duvarcılık, demircilik, terzilik, balıkçılık, arıcılık, bağcılık ve marangozluk konularını da uygulamalı olarak öğreniyordu. Enstitülerin hepsinin kendisine ait tarım arazileri, atölyeleri vardı. Bu sayede öğretmenler kendi okullarını gittiği köyde köylülerin iş birliği ile inşa ediyor ve devletin okul yapmasına gerek kalmıyordu. Bu uygulamalar sayesinde, 1940-1946 arasında köy enstitülerinde 15.000 dönüm tarla tarıma elverişli hale getirilmiş ve üretim yapılmıştı. Aynı dönemde 750.000 yeni fidan dikilmişti. Oluşturulan bağların miktarı ise 1.200 dönümdü. Ayrıca 150 büyük inşaat, 60 işlik, 210 öğretmenevi, 20 uygulama okulu, 36 ambar ve depo, 48 ahır ve samanlık, 12 elektrik santrali, 16 su deposu, 12 tarım deposu, 3 balıkhane, 100 km. yol yapılmıştı. Sulama kanalları oluşturularak enstitü öğrencilerinin uygulamalı eğitim gördüğü çiftliklere sulama suyu öğrenciler tarafından getirilmişti. Hasanoğlan Köy Enstitüsü de diğer köy enstitülerini kuran köy enstitüsü öğrencileri tarafından inşa edilmişti.

Köy Enstitülerinde verilen derslerin 5 yıllık planlamasına bakıldığında şöyle bir tablo karşımıza çıkmaktadır:

Dersin AdıToplam Hafta
Kültür Dersleri114
Ziraat Dersleri ve Çalışmaları58
Teknik Dersler ve Çalışmalar58
Beş Yıllık Sürekli Tatiller30

Kültür derslerinin de saatlik açılımına baktığımızda tablo şu şekildedir:

Dersin AdıToplam Saat
Türkçe736
Matematik598
Fizik276
Tarih232
Yurttaşlık Bilgisi92

Tablodaki dersler dışında enstitülerde kültür ve sanat faaliyetlerine de önem verilmiştir. Millî Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel’in çalışmalarıyla Türkçeye çevrilen dünya klasiklerinden yüzlerce eser, köy enstitüsü öğrencilerine her sene 25 tanesinin okunması zorunluluğuyla verilmiştir. Köy öğretmenlerinin en az bir adet müzik aletini çalmayı öğrenmesi istenmiştir. Taşınması ve öğrenilmesi en kolay enstrümanlardan olduğundan o dönem mandolin popüler bir müzik aletine dönüşmüştür. Öğrenilen bu çalgı aletleri sayesinde köy enstitülerinde korolar, orkestralar ve müzik grupları kurulmuş; konserler, etkinlikler, törenler düzenlenmiştir. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde gerçekleştirilen bir bitirme töreni programı, enstitülerde yapılan sanatsal faaliyetlerin kapsamı konusunda örnek olarak gösterilebilir:

  1. İstiklal Marşı
  2. Konuşma Korosu (Sağlık Kolu Mezunları)
  3. Akın Marşı / Halay Başı Türküsü
  4. Arpazlı ve Biço Oyunları
  5. Mandolin Konseri – Arılar, Semada Yıldızlar (Öğretmen Kolu Mezunları)
  6. Vatan Marşı / Ördek isen Göle Gel Türküsü (Yüksek Kısım Mezunları)
  7. Bengi ve Dağlı Oyunları
  8. Keman Konseri – Mozart’tan Allegro Vivo, Allegretto, Allegro A’la Turca (Güzel Sanatlar Kolu Mezunları)
  9. Koro – Asker Dönüşü, Köy Okulu, İndim Dere Beklerim, Çoban (Güzel Sanatlar Kolu Mezunları)
  10. Temsil (Anton Çehov’un Teklif adlı oyunu)
  11. Konuşma ve Diploma Töreni
  12. İleri Marşı (Topluca okunmuştur.)
  13. Zeybek Oyunu (Dışarıda topluca oynanmıştır.)

Törende görüldüğü üzere keman, mandolin, saz gibi çalgı aletleriyle gösteriler yapıldığı gibi tiyatro temsillerine de yer verilmekteydi. Çehov’un Teklif oyunu dışında yıl içinde Moliere’in Zoraki Tabip ve Kibarlık Budalası adlı oyunları, Sofokles’in Kral Oedipus’u, Gogol’ün Müfettiş’i ve Shakespeare’in Bir Yaz Gecesi Rüyası adlı oyunu da temsil edilmiştir.

                  Köy Enstitülerinin Kapatılması Süreci

Köy enstitüleri, eğitim anlayışı ve üretici insan yetiştirme çabası sayesinde eğitimin yaygınlaştırılması, Cumhuriyet ilkelerinin tanıtılması, köye ve köy okuluna göre öğretmen yetiştirilmesi konularında sınırlı da olsa toplumsal değişme sürecine katkıda bulunmuştur. Ancak mevcut toprak mülkiyeti sistemi, üretim ve bölüşüm mekanizması, köy enstitülerinin lehinde ve aleyhinde olanların zihniyet yapıları gibi problemler, ayrıca maddi, kültürel, sosyolojik ve ideolojik olgular karşısında bu okulların tek başına kırsal kalkınma sorununu çözmesi mümkün değildi. Bu sebeple köy enstitülerinin başlangıçta belirlenen hedeflere ulaşma başarısı sınırlı kalmıştır. Esasen köyü ve köylüyü değiştirme ve kalkındırmada eğitim temel araç olarak görülse de köyde izlenen gözle görülür değişim, Türkiye’nin dış dünyaya açılmaya başladığı dönemde köylünün çağdaş üretim anlayışı ve araç gereçleriyle tanıştığı 1950 sonrasında, köy enstitülerinin kapanma sürecine girdiği dönemde gerçekleşmiştir.

Köy enstitüleriyle ilgili olarak çoğunlukla ideolojik sebeplerden, politik ihtiraslardan veya bilgisizlikten kaynaklanan lehte ve aleyhteki aşırı iddialar bir yana bırakılırsa bu okulların sistem olarak yararlı, amaca uygun ve gerçekçi bir projenin ürünü olmakla birlikte uygulamada birtakım eksiklikler ve engellerle karşılaşılması, daha da önemlisi politik ve ideolojik amaçlara alet edilmesi sistemin uygulanışını ve akıbetini olumsuz yönde etkilemiştir. Özellikle bir eğitim kurumundan beklenenin aksine bu kurumların gerek programlarında gerekse uygulamalarında halkın geleneksel, kültürel, dinî ve ahlaki değerlerinin yeterince önemsenmediği hatta yerli değerlerle çatışan bir zihniyet geliştirildiği, bunun da beklenen hizmeti yeterli ölçüde ve kalitede üretmesini önlediği yönündeki kanaatlerin önce Cumhuriyet Halk Partisi, arkasından Demokrat Parti yetkilileri arasında gittikçe taraftar kazanması, köy enstitülerinin kapatılmasına ortam hazırlamıştır.

1946’da yapılan genel seçimlerin ardından köy enstitülerinin değiştirilmesi yönünde faaliyetler başladı. Hasan Ali Yücel, maarif vekilliğinden ayrıldı, yoğun eleştiriler alan İsmail Hakkı Tonguç ve ekibi yeni Maarif Vekili Reşat Şemsettin Sirer döneminde görevden uzaklaştırıldı. 1947 yılında Köy Enstitüsü müfredat programında köklü değişiklikler yapıldı, bazı yönetici ve öğretmenler değiştirildi. Aynı yıl eğitmen kurslarına son verildi; Yüksek Köy Enstitüsü kapatılarak öğrencileri başka okullara aktarıldı. 1950’den sonra kız öğrenciler birkaç kız öğretmen okulunda toplandı. 1952-1953 öğretim yılında köy enstitüleriyle ilk öğretmen okullarının programı birleştirildi. Köy enstitülerinin süresi beş yıldan altı yıla çıkarıldı. Nihayet 1954’te yürürlüğe giren 6234 Sayılı Kanun’la köy enstitüleri kapatılarak mevcut okullar ilk öğretmen okullarına çevrildi.

Bibliyografya

Bahadır Z. (2002). Köy Enstitüsü Maddesi, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, (26), 283-285.

Bulut R. (1990). Nisan’daki Güneşler, 50. Yılında Köy Enstitüleri: 1940-1990, Ankara.

Dündar C. (2015). Köy Enstitüleri, İstanbul, İmge Yayınevi.

Eyüboğlu S. (1979). Köy Enstitüleri Üzerine, İstanbul.

Menekşe N. (2005). Kapatılışlarının 50.Yılında Köy Enstitüleri Gerçeği, İzmir.

Özkuçur A. (1990). Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü, Ankara.

Türkoğlu P. (2018). Tonguç ve Enstitüleri, İstanbul, Yapı Kredi Yayınları.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 132 times, 1 visit(s) today

Close