10:46 am Sinema

Ölü Doğan Romantik Film: İçimde Akan Nehir

Lise yıllarımda “fan” nitelendirilmesi yapılabilecek seviyede bir Ayna dinleyicisiydim. Kalın monitörlü bilgisayarlara sahip internet kafede, telefonuma Ayna albümlerini indirdiğimi ve o güzelim şarkıları uzun uzun dinleyip akabinde sözlerini ezberlediğimi daha dün gibi hatırlıyorum. İki siyah gözlüklü adamın sahnedeki müthiş uyumu, duyulan sözlerdeki ruhsal derinlik ve grubun solistlerinden Erhan Güleryüz’ün şarkı sonunda okuduğu natüralist-romantik şiirleri sanata olan ilgimde yadsınamayacak derecede kuvvetli katkılar sunup ruhuma beyefendilik kattı diyebilirim.

Tam bu Aynakolik yıllarımda, 2004 yılında gruptan ayrılan, geniş halk kitlelerince “Ayna’nın Keli” olarak bilinen kadife sesli solist Cemil Özeren ile tanışmış hatta onun Cem-i Cümle isimli müzik grubunun sosyal medya hesaplarının yöneticiliğini yapmaya başlamıştım. Grubun diğer solisti Erhan Güleryüz’e ise TRT FM’de hazırlayıp sunduğu Söz Müzik Erhan Güleryüz programı aracılığıyla irtibata geçebilmiştim. Bu isimlere beslediğim ilgi ürettikleri şarkıları aşmıştı artık. Çünkü araştırdıkça görünenden daha özel insanları tanıyacağıma emin olmuştum. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde aynı sıralarda okuyan İnciraltı Öğrenci Yurdu’nda beraber kalan bu iki ismin Guinness rekorlar kitabına “En çok konser veren müzik grubu” olarak evrilen hayat yolculuğu tam da beklediğim gibi çıkmıştı. Sadece seslendirme sanatçıları değillerdi anlayacağınız…

Tarihler 2015’i gösterdiğinde Malatya’dan İstanbul’a eğitim amaçlı beyin göçü gerçekleştirmiştim. Ve o sıralar Ayna hayranlarının yönettiği Facebook gruplarında Erhan Güleryüz’ün film hazırlıkları içinde olduğu söyleniyordu. Şiir kitaplarını İstanbul Üniversitesi Merkez Kütüphanesi’nde bulup okuduğum, şarkılarını ezbere bildiğim adamın; senaryosunu yazdığı, başrolünü oynadığı filmi izleyecektim. Gerçekten bu muazzam bir duygu! Çünkü yaşadığım çağda güncel üretimlerinden mutlu olduğum sanatçı sayısı oldukça az!

Sadri Alışık, Attila İlhan, Peyami Safa… Bu insanlarla aynı devirde nefes alamadım diye inanılmaz mutsuzum. Ah Güzel İstanbul filmi benim üniversite yıllarımda çekilse, Attila İlhan yaşadığım şehrin hududu içinde bir dost meclisi kursa ben yine yukarıda bahsettiğim muazzam duyguyu yaşardım. Sarraf tanır cevheri efendim, herkes bulası değil…

Filmin Konusu

Senaristliğini ve yönetmenliğini Erhan Güleryüz’ün üstlendiği; Tuğçe Kazaz, Cahit Berkay, Nursel Köse ve Hasan Kaçan gibi isimlerin kadroda yer aldığı filmin konusu şöyle:

Hazar Kafkas (Erhan Güleryüz) yıllar sonra ağır sağlık sorunlarıyla ve beş parasız olarak döndüğü memleketinde hayatını sorgulamaya başlar. Babasından kalan evin satışıyla yıllardır göremediği oğlunun geleceğini garanti altına alacak ya da ummadığı anda aşkı bulduğu Nehir’in (Tuğçe Kazaz) ölmek üzere olan kızının hayatını kurtaracaktır.

Filmin Artıları

  • Erhan Güleryüz’ün hiç sırıtmayacak derecedeki profesyonel oyunculuğu. Malumunuz, birçok şarkıcı/türkücü filmlerinde inanılmaz kötü performanslar gösterdi ve bu kişiler uzun süre sosyal medyada -haklı olarak- güldürü unsuru oldu. Güleryüz, oturmuş yüz hatlarıyla, sinematografik suratıyla dublajsız bir oyun çıkararak bu anlamda meslektaşlarından üstün bir oyun sergilemiş diyebiliriz.
  • Cahit Berkay ve Hasan Kaçan gibi halkımızın saygı ve sevgisini kazanmış isimlerin kadroda yer almış olması filme olgunluk katmış diyebilirim. Cahit Berkay’ın “Biz profesyonel mutsuzlarız.” repliği de kanaatimce eserin en can alıcı cümlelerinden birisi!   
  • Filmin AVM sineması özellikleri taşımaması benim için önemli bir artı! Popüler kültürün sabun köpüğü filmleri her yanı sarmışken sanat kaygılı, düşünce barındıran filmlere saygıda kusur etmeyi doğru bulmuyorum.
  • Geçtiğimiz aylarda kaybettiğimiz kıymetli milletvekili Ganire Paşayeva tarafından uluslararası bir forumda film için Erhan Güleryüz’e ödül takdim edilmesi atlanılmaması gereken bir detay. Filmin bir kısmının Azerbaycan’da çekilmesi, Güleryüz’ün canlandırdığı Hazar Kafkas karakterinin vücudunda mermiyle yaşayan Azerbaycan Türk’ü bir gazi olması, Türk Dünyasında hatırı sayılır bir heyecan uyandırmış anlaşılan.

Filmin Eksileri

  • Filmin en önemli handikabı bana göre yapımcısının Erhan Güleryüz olması! Yapımcılık müessesi bir ekonomi işi ve çok ince hesaplarla yönetilmesi gerekiyor. Güleryüz’ün sırf bu film için kurduğu Salyangoz Film 2015’ten bu yana herhangi bir film üretemedi. Aralık 2023’te memleketim Malatya’da Ayna konseri olmuştu. Konser sonrası Erhan Güleryüz’e yazdığım kitabı imzalayıp hediye etmiştim. “İçimde Akan Nehir güzel bir filmdi, yeni üretimleriniz olacak mı?” diye sorduğumda kendisinden “O işler çok zor, çok maliyetli bir sektör.” cevabını almıştım.
  • Tuğçe Kazaz’ın filme isim veren Nehir gibi önemli bir karakteri canlandırmış olması filmin büyüsünü bozmuş diyebilirim.  Düşünüyorum da Ece Uslu olabilirdi mesela…
  • Filmin orijinal halinin YouTube veya herhangi bir dijital platformda yer almaması. Yanılmıyorsam birkaç yıl önce TRT2’de izlemiştim. Belki film TRT’ye satılmıştır, bilemiyorum.
  • 100 dakikalık filmde inanılmaz derece şarkı söylenmesi aşırı rahatsız edici! Albüm tanıtımı için yapılan filmler 70’lerde kaldı… 

Tatlı/Tatsız Detay

  • Evvelinde Meçhul Şarkıcı olarak albüm çıkaran ve Meçhul Şarkıcı kliplerinde yüzünü asla göstermeyen, daha sonrasında ise Ayna grubunda 1996’dan günümüze kadar güneş gözlükleriyle kendini gizleyen Erhan Güleryüz’ün gözlüklerini çıkarmış olması.
  • Dışarıda rahat gezebilmek için sahnede gözlük takan, diğer ünlülerin aksine gözlük takınca tanınan Erhan Güleryüz’ün filmin gişesi beklenenden çok çok az olduğu için sadece gözlük takınca tanınabileceği gerçeği.

*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

Visited 169 times, 1 visit(s) today

Close