10:54 am Aybars Öztuna, Dış Politika

Suikast Girişimi Sonrası Güç Pozu Seçim Yarışını Değiştiriyor

Tüm dünya gece yarısı gelen dehşet verici haberle sarsıldı. Amerika Birleşik Devletleri’nin eski başkanı Donald Trump’a yönelik suikast girişimi, hem Amerikan siyaseti hem de uluslararası ilişkiler üzerinde büyük bir etki yaratacak gibi görünüyor. Olay, Trump’ın Florida’daki Mar-a-Lago malikanesinde meydana geldi. Suikast girişimi, ABD Gizli Servisi tarafından hızla engellendi, ancak olayın ardında kimlerin olduğu ve motivasyonlarının ne olduğu konusundaki spekülasyonlar şimdiden yayılmaya başladı. İlk raporlara göre, saldırganın kimliği ve nasıl bir plan yaptığı hakkında sınırlı bilgi bulunuyor. Trump’ın kendisi ve ailesi olaydan yara almadan kurtulmuş durumda ancak bu girişim, ülkedeki siyasi gerilimin ve bölünmenin ne kadar derinleştiğini bir kez daha gözler önüne serdi. Şimdi herkes, bu dramatik gelişmenin siyasi arenada nasıl yankılar uyandıracağını ve Trump’a yönelik bu tehdidin ardındaki karanlık motivasyonların neler olduğunu merak ediyor.

Amerika Birleşik Devletleri’nin tarihinde, suikast girişimlerine maruz kalan başkan adayları, bu olayların ardından farklı kaderlerle karşılaşmışlardır. Bu tür girişimler, siyasi kariyerlerinde belirleyici anlar olmuş ve kamuoyunun gözünde onları daha da önemli figürler haline getirmiştir.

Örneğin, 1912 yılında Theodore Roosevelt, başkanlık kampanyası sırasında Milwaukee’de bir suikast girişimine maruz kaldı. John Schrank adlı bir adam tarafından vurulan Roosevelt, ciddi şekilde yaralanmasına rağmen konuşmasını tamamladı. Roosevelt’in bu cesur davranışı, onu halkın gözünde bir kahraman haline getirdi ve suikast girişimi, kampanyasına büyük bir ivme kazandırdı. Ancak nihayetinde seçimleri kazanamadı ve Woodrow Wilson başkan seçildi.

Bir diğer dikkat çekici örnek ise 1972 yılında George Wallace’tır. Alabama Valisi Wallace, Maryland’de bir kampanya mitinginde vurularak ciddi şekilde yaralandı ve felç oldu. Wallace, bu olayın ardından siyasi kariyerine devam etti ancak saldırı, başkanlık hayallerini büyük ölçüde sona erdirdi. Wallace, daha sonra Alabama valisi olarak yeniden seçildi ve suikast girişimi, ona hem sempati hem de destek kazandırdı fakat ulusal düzeydeki etkisini azaltmadı.

1981 yılında Ronald Reagan, başkanlık görevinde iken bir suikast girişimine maruz kaldı. John Hinckley Jr. tarafından vurulan Reagan, ciddi yaralar aldı ancak hızla iyileşti ve görevine döndü. Reagan’ın bu olaydan sonraki popülaritesi arttı ve Amerikan halkı arasında büyük bir sempati dalgası oluştu. Suikast girişimi, Reagan’ın güçlü ve kararlı lider imajını pekiştirdi ve onu siyasi kariyerinde daha da güçlendirdi.

1968 yılında, New York Senatörü ve başkan adayı Robert F. Kennedy, California’daki bir otelde bir suikast girişimine maruz kaldı ve Sirhan Sirhan adlı bir saldırgan tarafından vurularak öldürüldü. Kennedy’nin ölümü, Amerika’da büyük bir şok ve yas dalgasına neden oldu. O dönemde, Kennedy, Vietnam Savaşı’na karşı duruşu ve sivil haklar mücadelesindeki kararlılığı ile geniş bir halk desteğine sahipti. Suikast, Amerikan siyasetinde derin bir iz bıraktı ve ülkenin siyasi atmosferini kökten değiştirdi.

1975 yılında, Başkan Gerald Ford, iki ayrı suikast girişimine maruz kaldı. İlk saldırı, Charles Manson’un takipçilerinden Lynette “Squeaky” Fromme tarafından Sacramento, California’da gerçekleştirildi. Fromme, Ford’a ateş etmeyi başaramadan etkisiz hale getirildi. İkinci saldırı ise iki hafta sonra, San Francisco’da Sara Jane Moore tarafından gerçekleştirildi. Moore, Ford’a ateş etti ancak isabet ettiremedi. Her iki olay da Ford’un başkanlık dönemini dramatik şekilde etkiledi ve güvenlik önlemlerinin arttırılmasına yol açtı.

2008 yılında, başkan adayı Barack Obama’ya yönelik bir suikast girişimi planı, Denver, Colorado’daki Demokratik Ulusal Kongre sırasında FBI tarafından engellendi. Saldırganlar, Obama’ya suikast düzenlemeyi planlayan beyaz üstünlükçü bir grup üyeleriydi. Olay, Obama’nın başkanlık kampanyasında önemli bir güvenlik endişesi yarattı ancak suikast girişimi gerçekleşmeden engellendi. Bu olay, Obama’nın tarihteki ilk Afrikalı-Amerikalı başkan olarak seçilmesinin ne kadar kritik ve tehlikeli bir dönemde gerçekleştiğini de ortaya koydu.

Bu örnekler, suikast girişimlerinin başkan adayları veya başkanlar üzerinde farklı etkiler yaratabileceğini göstermektedir. Bazı durumlarda bu olaylar, adayın halk nezdinde sempati ve destek kazanmasına yol açarken bazı durumlarda ise siyasi kariyerlerini olumsuz etkileyebilir. Her durumda, bu tür dramatik olaylar, Amerikan siyasi tarihinde derin izler bırakmış ve suikast girişimlerine maruz kalan liderlerin hikayelerinde kritik dönüm noktaları oluşturmuştur.

Trump’ın suikast girişiminin ardından verdiği güç pozu, seçim dönemini kökten değiştireceğe benziyor. Bu olay, destekçileri arasında Trump’a olan bağlılığı arttırırken siyasi rakipleri için de yeni stratejiler geliştirmeyi zorunlu kılacak. Suikast girişimi sonrası gösterdiği kararlılık ve direnç, Trump’ın liderlik imajını pekiştirerek, seçim kampanyasının merkezine oturacak ve Amerika’nın siyasi arenasında yeni bir dönemin başlangıcını işaret edecek.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

Aybars Öztuna, “Suikast Girişimi Sonrası Güç Pozu Seçim Yarışını Değiştiriyor” https://www.fikirtepemedya.com/dis-politika/suikast-girisimi-sonrasi-guc-pozu-secim-yarisini-degistiriyor/ (Yayın Tarihi: 14 Temmuz 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 114 times, 1 visit(s) today

Close