10:07 am Aybars Öztuna, Dış Politika

İran’da Daha Normal Bir Dönem mi?

2021 yılında İran’da gerçekleşen seçimler, sert çizgili elitlerin zaferiyle sonuçlandı. İbrahim Reisî’nin oyların yüzde 70’inden fazlasını alarak başkan seçilmesi, ülkenin siyasi sahnesinde muhafazakârların güç kazandığının bir göstergesiydi. Parlamentoyu kontrol eden ve Yüce Lider Ali Hamaney’in dikkatini çeken muhafazakârlar, İslami devrimci hevesi sürekli bir ana unsur yapma hedefine doğru ilerliyor gibi görünüyordu. Ancak bu zaferin ardından İran’ı bekleyen zorluklar, hedeflerin gerçekleşmesini güçleştirdi. Ekonomi serbest düşüşe geçti ve yönetimdeki sert çizgili liderler, temel görevlerde başarısız olmaya başladılar. Kadınlar için zorunlu takma zorunluluğu gibi uygulamalar, devleti popüler olmayan bir konuma sürükledi.

Eylül 2022’de, Mahsa Amini’nin ahlak polisi tarafından öldürülmesi, ülkeyi sarsan protestoların fitilini ateşledi. İranlı kadınlar, devletin kıyafet kodundan ve bedenleri üzerindeki yasal kontrolünden bıktıklarını açıkça belirttiler. Artan enflasyon ve daralan ekonomik fırsatlar, genç ve yaşlı İranlıları daha da öfkelendirdi. Sert çizgili yöneticilerin politikaları, sürekli rahatsızlığı açık bir isyana dönüştürmüş gibi görünüyordu.

Bu durum, mayıs ayında Reisî’nin bir helikopter kazasında ölümüyle daha da karmaşık bir hal aldı. Hamaney, bu trajik olayı rotayı düzeltme fırsatı olarak gördü ve beklenmedik bir şekilde reformist bir parlamento üyesi olan Mesud Pezeşkiyan’ın başkan adayı olmasına izin verdi. Hamaney, reformistlerin dışlanmasının seçmen katılımını düşüreceğini ve İslam Cumhuriyeti’nin meşruiyetini aşındıracak birleşik sert çizgili kontrolüne yol açacağını biliyordu. Pezeşkiyan’ın kazanması, Reisî yıllarının başarısızlıklarına rağmen, birçok analist ve gözlemci için sürpriz oldu.

Pezeşkiyan’ın zaferi, İran siyasetindeki derin çatlakları ve ideolojik ayrışmaları ortaya çıkardı. ABD Dışişleri Bakanlığı gibi uluslararası aktörler, seçimleri önemsiz olarak nitelendirdi ve özgür ve adil olmadığını ilan etti. Ancak bu, Pezeşkiyan’ın başkanlığının potansiyel etkisini göz ardı etmek anlamına gelmiyor. İran toplumunun farklı kesimlerinden gelen destek, Pezeşkiyan’ın pragmatik ve ılımlı bir yönetim anlayışı sunma şansını arttırdı. Kampanyasında, insanların günlük yaşamlarını iyileştirmek için tasarlanmış küçük sosyal ve ekonomik reformlara odaklanan Pezeşkiyan, geniş bir seçmen grubuna hitap etti.

Pezeşkiyan’ın başkanlığı, İran’ın uluslararası ilişkilerde ve nükleer politikada yeni bir yol izlemesi için bir fırsat sunabilir. İran’ın uluslararası etkisinin zirvesinde olduğu bir dönemde, ülke ve müttefik milislerin ağı, Ortadoğu’da yeni bir korku ve saygı komuta ediyor. Ancak iç sorunlar, bu başarıların gölgesinde kalmış durumda. Ülkenin ekonomisi, ABD yaptırımları, kötü yönetim, artan yolsuzluk ve eşitsizlikten mustarip. İranlılar, giderek muhafazakâr, din adamı liderliğinden bıkmış durumda ve bu hoşnutsuzluk, Amini’nin ölümünün kitlesel protestolara neden olmasını ve gösterilerin bastırılmasının zor olmasını açıklıyor.

Pezeşkiyan’ın pragmatik yaklaşımı, hem radikal reformdan hem de devrimci idealizmden uzaklaşarak ılımlı reformistler ve ılımlı muhafazakârlar arasında bir yönetim koalisyonu oluşturabilir. Kürt ve Azeri kökenli olan Pezeşkiyan, İran toplumunu etkileyen etnik çatlakları köprülemeye yardımcı oldu ve azınlık gruplarının uzun süredir devam eden şikâyetlerini ele alacağına söz verdi. Bu, özellikle 2022 protestoları sırasında muhalefetin merkezleri olan Belucistan ve Kürdistan eyaletlerinde önemliydi.

Pezeşkiyan’ın başkanlığı, İran’ın devrim sonrası tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilebilir. Radikal bir değişim veya devrimci ideallerden tam bir kopuş anlamına gelmese de pragmatik yönetim ve ılımlı reformların önemini vurgulayan bir dönem başlatabilir. İran’ın geleceği, Pezeşkiyan’ın reformları uygulama kapasitesine ve iç siyasetteki güç dengelerine bağlı olacak. Bu süreçte, İran’ın uluslararası arenadaki etkisi ve iç dinamikleri arasındaki etkileşim, ülkenin yol haritasını şekillendirecek önemli faktörler olmaya devam edecek.

Mesud Pezeşkiyan’ın İran başkanlığına seçilmesi, ülkenin siyasi manzarasında yeni bir dönemin başlangıcı olabilir. Bu dönem, devrimci ideallerin ve radikal reformların yerini pragmatik yönetim anlayışının ve ılımlı reformların alabileceği bir dönemdir. Pezeşkiyan’ın başkanlığı, İran’ın iç ve dış politikasında keskin bir dönüşümün habercisi olmasa da daha ılımlı bir İslamcı rejim oluşturma potansiyelini gösteriyor. Pezeşkiyan’ın yönetimi altında, İran’ın uluslararası ilişkilerde ve nükleer politikada yeni bir yol izlemesi mümkün olabilir. Ayrıca, toplumun farklı kesimlerini bir araya getirme ve etnik çatlakları köprüleme yeteneği, ülkenin içinde bulunduğu zorluklara karşı daha bütünleşik bir yanıt geliştirebilir.

Pezeşkiyan’ın pragmatik yaklaşımı, hem dinî bir erdem hem de siyasi bir zorunluluk olarak görülebilir. İranlıların günlük yaşamlarını iyileştirmeye yönelik vaatleri, ülkenin karşı karşıya olduğu ekonomik ve sosyal sorunlara pratik çözümler sunabilir. İran’ın geleceği, Pezeşkiyan’ın reformları uygulama kapasitesine ve iç siyasetteki güç dengelerine bağlı olacak. Bu süreçte, İran’ın uluslararası arenadaki etkisi ve iç dinamikleri arasındaki etkileşim, ülkenin yol haritasını şekillendirecek önemli faktörler olmaya devam edecek. Pezeşkiyan’ın başkanlığı, İran’ın ideolojik savaşların ötesine geçebileceğini ve daha pragmatik, kapsayıcı ve ılımlı bir yönetim anlayışına geçiş yapabileceğini gösteriyor. Bu, hem İran halkı için hem de bölgesel ve uluslararası ilişkiler açısından yeni bir umut ışığı olabilir.


*Yazılar, yazarlarının sorumluluğundadır, Fikirtepe‘nin kurumsal politikasını yansıtmayabilir.

** Bu yazıya şu şekilde atıf verebilirsiniz:

Aybars Öztuna, “İran’da Daha Normal Bir Dönem mi?” https://www.fikirtepemedya.com/dis-politika/iranda-daha-normal-bir-donem-mi/ (Yayın Tarihi: 23 Ağustos 2024).

***Bu yazıyı PDF olarak indirebilirsiniz:

Visited 34 times, 1 visit(s) today

Close