Dış PolitikaEkonomi

İran–Rusya İlişkilerinde INSTC Koridorunun Ekonomik ve Jeopolitik Etkileri

Soğuk Savaş sonrası dönemde İran ile Rusya arasındaki ilişkiler, büyük ölçüde bölgesel güvenlik dinamikleri, enerji politikaları ve Batı ile yaşanan gerilimler üzerinden şekillenmişti. Ancak 21. yüzyılın ikinci on yılından itibaren bu ilişki, sadece siyasi veya askerî düzeyde değil; altyapı, transit ve lojistik üzerinden de yeni bir stratejik zemine oturmaya başladı. Bu bağlamda Kuzey–Güney Uluslararası Transit Koridoru (International North–South Transport Corridor, INSTC), iki ülke arasında ekonomik bütünleşmenin ve jeopolitik yakınlaşmanın en somut araçlarından biri haline geldi. INSTC, İran ve Rusya’nın Avrasya’daki konumlarını yeniden tanımlarken, aynı zamanda Batı merkezli küresel ticaret ağlarına alternatif bir hat oluşturma çabasını da temsil ediyor.

INSTC’nin temelleri 2000 yılında Rusya, İran ve Hindistan arasında imzalanan bir anlaşmaya dayanıyor. Koridorun amacı, Hindistan’dan başlayarak İran üzerinden Rusya’ya ve oradan da Avrupa’ya uzanan çok modlu bir ulaşım hattı oluşturmaktır. Bu hat, deniz, demiryolu ve karayolu taşımacılığını birleştirerek Süveyş Kanalı üzerinden geçen geleneksel rotaya kıyasla mesafeyi yaklaşık %40, maliyeti ise %30 oranında azaltmayı hedefliyor. İran bu koridorda güneydeki limanları (özellikle Çabahar ve Bender Abbas), kuzeyde ise Hazar Denizi üzerinden Rusya’ya bağlanan karayolu ve demiryolu ağlarını kullanarak kilit bir transit ülke konumuna yükseliyor. Rusya açısından ise INSTC, Avrupa Birliği yaptırımları ve Ukrayna savaşı sonrası daha da önem kazanan bir “güney rotası” işlevi görüyor.

Ekonomik açıdan bakıldığında INSTC, İran ve Rusya için sadece bir ticaret hattı değil; aynı zamanda yaptırımlara dayanıklı bir ekonomik altyapı yaratma aracıdır. Batı’nın finansal sistemlerinden dışlanan bu iki ülke, koridor üzerinden ticari ilişkilerini dolar dışı para birimleriyle yürütmeyi, yerel finansal mekanizmalar geliştirmeyi ve bankacılık sistemlerini karşılıklı olarak uyumlaştırmayı hedefliyor. İran açısından bu durum, kronik döviz darboğazını hafifletme ve transit gelirlerini artırma fırsatı anlamına geliyor. Rusya içinse, Çin’e aşırı bağımlı hale gelen doğu rotasına alternatif olarak Hindistan ve Körfez bölgesine doğrudan erişim sağlıyor. 2022 sonrası dönemde Rusya’nın INSTC üzerinden İran’a yaptığı tahıl ve enerji sevkiyatlarındaki artış, bu hattın ekonomik olarak aktif hale geldiğini gösteriyor.

Jeopolitik düzlemde INSTC, İran ve Rusya’yı yalnızca ikili düzeyde yakınlaştırmakla kalmıyor; Avrasya’nın genel güç dengelerinde de yeni bir eksen yaratıyor. Bu koridor, Hindistan’ı kuzey yönünde Rusya’ya bağlayarak Çin’in Kuşak ve Yol Girişimi’ne (BRI) alternatif bir güzergâh oluşturuyor. Bu durum, İran’ın stratejik önemini artırırken Rusya’nın da Hindistan gibi büyük bir ekonomik aktörle doğrudan bağlantı kurmasını sağlıyor. Çin açısından bu gelişme hem fırsat hem rekabet anlamına geliyor; zira INSTC, Pekin’in Avrasya’da tek hakim lojistik gücü olma hedefini sınırlayabilir. Öte yandan Hindistan, INSTC sayesinde Orta Asya ve Rusya pazarlarına erişim sağlayarak Çin’in ekonomik etkisini dengeleme fırsatı elde ediyor.

Koridorun jeopolitik etkilerinden biri de Hazar Denizi’nin artan stratejik rolüdür. İran, 2022 yılında Hazar kıyılarındaki Astara–Rasht demiryolu hattının tamamlanmasıyla kuzey hattını güçlendirmiştir. Rusya ise Astrahan limanı ve Volga–Don nehir sistemi üzerinden koridora bağlanmaktadır. Bu durum, Hazar Denizi’ni yalnızca bölgesel bir iç deniz olmaktan çıkararak Avrasya kıtasının kuzey–güney ekseninde kilit bir lojistik kavşağa dönüştürüyor. Bu gelişmeler, İran ve Rusya’nın Orta Asya devletleriyle olan ilişkilerini de yeniden şekillendiriyor; Kazakistan, Türkmenistan ve Azerbaycan, INSTC’ye katılım yolları arayarak bu yeni ağın bir parçası olmayı hedefliyor.

Koridorun güvenlik ve siyasi boyutları da göz ardı edilemez. İran ve Rusya, INSTC’nin güvenliğini sağlamak için sınır kontrol mekanizmalarını, gümrük süreçlerini ve siber altyapılarını uyumlaştırma yönünde adımlar atıyor. Bu, iki ülkenin devlet kapasitesinin daha yakın bir koordinasyonla çalışması anlamına geliyor. Ayrıca Batı’nın bu hattı engelleme girişimleri veya yaptırım tehditleri, Tahran ve Moskova’yı stratejik olarak daha da yakınlaştırıyor. Örneğin, 2023’te Rusya’nın İran’a demiryolu inşası için 1,3 milyar dolarlık kredi vermesi, ekonomik iş birliğinin siyasi dayanışmayla nasıl birleştiğini gösteriyor.

INSTC aynı zamanda İran’ın jeopolitik kimliğini de dönüştürüyor. Uzun yıllar boyunca bölgesel krizlerin merkezi olarak algılanan İran, bu koridor sayesinde “bağlantı sağlayıcı” ve “lojistik merkez” kimliğine bürünüyor. Bu kimlik değişimi, Tahran’ın diplomatik ilişkilerinde daha esnek bir manevra alanı yaratıyor. Örneğin Körfez ülkeleriyle yaşanan gerilimlere rağmen, INSTC üzerinden BAE ve Suudi Arabistan’la ticaret yolları geliştirme girişimleri dikkat çekiyor. Rusya da İran üzerinden Körfez pazarlarına ulaşarak enerji dışındaki sektörlerde de ekonomik varlığını çeşitlendirmeye çalışıyor.

Bununla birlikte INSTC’nin önünde bazı yapısal zorluklar da bulunuyor. İran’ın demiryolu altyapısında eksikler, bürokratik gecikmeler ve siyasi istikrarsızlıklar, projenin hızını zaman zaman yavaşlatıyor. Rusya açısından ise Ukrayna savaşı nedeniyle oluşan finansal ve teknik engeller, hattın bazı bölümlerinde yatırım sıkıntısı yaratıyor. Ayrıca Hindistan’ın zaman zaman ABD baskısıyla temkinli davranması, projenin politik dengelerini kırılgan kılıyor. Buna rağmen tarafların 2025 itibarıyla koridorun ana bölümlerini işler hale getirmesi, projenin stratejik kararlılıkla yürütüldüğünü ortaya koyuyor.

Sonuç olarak INSTC, İran–Rusya ilişkilerinde ekonomik bütünleşme ve jeopolitik yakınlaşmanın yeni bir aşamasını temsil ediyor. Bu koridor, sadece iki ülkenin ticaretini kolaylaştırmakla kalmıyor; aynı zamanda Avrasya’nın kuzey–güney ekseninde yeni bir stratejik hat oluşturarak küresel güç dengelerinde alternatif bir blok yaratıyor. İran transit ülke kimliğiyle jeopolitik değerini yükseltirken, Rusya yaptırımlar karşısında yeni nefes boruları açıyor. Hindistan’ın dahil olması ise projeye çok boyutlu bir stratejik derinlik kazandırıyor. INSTC, bu haliyle yalnızca bir altyapı projesi değil, aynı zamanda Batı merkezli ekonomik düzenin dışında şekillenen yeni bir Avrasya vizyonunun taşıyıcısı olarak öne çıkıyor.

Visited 37 times, 4 visit(s) today

Close