Seçkinci ve çokkültürcü liberalizmin sahteliği, içerik ve biçim arasındaki gerilimde yatmaktadır. Kendisini etnik kimliğin sınırlamalarını aşmış, tikel bir cemaatle herhangi bir bağı olmayan vatandaşlar dünyası olarak gören “siyaseten doğrucu” tavır, kendi toplumu bünyesinde, ötekine karşı seçkinci bir üst-orta sınıf çevresi olarak işler. Liberal çokkültürlü hoşgörüde ötekinin kültürüne hem çok fazla hem de gereğinden az tikellik bahşeden ilginç bir kısır döngü mevcuttur: Bir yandan ötekiyi, gerçek öteki olmadığı, modern öncesi ekolojik hikmetin sterilleşmiş ötekisi olarak karşısına geldiği sürece hoş görür. Gerçek öteki ile ötekinin kendi jouissance‘ını düzenleme şekliyle* yüzleştiği an, hoşgörü sona erer. Öte yandan da kimi zaman, en acımasız insan hakları ihlallerini dahi hoş görebilir ya da kendi değerlerini ötekine zorla kabul ettirmekle suçlanmaktan korktuğu için bu ihlalleri lanetlemeye çekinir. Burada kilit nokta, iki aşırı ucun yani “çok fazla ve gereğinden az” olanın, birbirlerini tamamladığını görmektir.
Liberal Ütopya: Küresel İnsanlık Nosyonundan Çokkültürlü Kastlara Yeni Kapitalist Kimlik
Visited 81 times, 1 visit(s) today